06 Mart 2011

Bıkkınlık, Bıkkınlık ve daha fazla BIKKINLIK

Çok saçma ve çok sıkıcı ve çok gereksiz ve çok anlamsız ve çok amaçsız ve çok yararsız ve çok boş ve çok işe yaramaz ve çok yavan ve çok sanal ve çok verimsiz ve çok tatminsiz...
Nedir bu yaptıklarımız, sabah akşam gece sabah akşam gece... neye, nereye, niye...
Yavan... Evet en güzel kelime bu, yavan... Pek az his, pek az duygu, pek az istek, pek az neşe, pek az coşku, pek az gerçek amaç...
Herkes anlamsızca yuvarlanıyor etrafta. Kafasız tavuklar gibiyiz. Yaptığımız hiçbirşey mantıklı değil. Kazan ve harca, daha çok kazan daha çok harca. Önce sadece zamanını kirala, sonra daha fazlasını, sonra aklını, düşüncelerini, sonra ruhunu, amaçlarını, umutlarını... İçi boş bir makine haline gel. Ama küçük burjuva hayatına devam et, AVM'lerde dolaş, alışveriş yap, kahve iç, bruch'a git, eve pizza söyle, güzel bir şarap al, bir film satın al, otur izle... Bunların tatmin ettiği bir sürü insan arasında anlamsızca gezin. Uyuyanların arasındaki yarı uyanık bir zombi gibi. Çıkış nerede, çıkış nerede, nerede... Hayır dinde değil, hayır ölmekte değil, hayır işte güçte değil, hayır parada değil, hayır günlük oyalamacalarda, aktivitelerde, modern hayatın saçma eğlencelerinde değil. Ama nerede?
Saçma...
Neden bu yazıyı yazıyorum ki?
Saçma...

Hiç yorum yok: