19 Kasım 2006

Yangın

Karanlık geceyi alevler aydınlatır birdenbire. Mevsim kıştır, hava buz kesmiştir. Karanlıktır, ışık tatile gitmiştir. Sonra birden alevler yükselir. Parlak kıvılcımları havaya yayılarak dans eder. Ortalık giderek daha çok aydınlanır. Gökyüzüne hızla yükselen dumanı gece görünmez kılar. Yalnızca sonsuz bir hareketlilikle oynaşan alevler vardır görünürde. Alevler açtır, sanki kırk yıllık kıtlıktan çıkmıştır, üstüne üstlük arsızdır olabildiğince. Önüne ne gelirse kendine katmak, kıvılcımlarını daha da yaymak, ısısını artırmak ister. Alevlerin iki bina ötesinde, yatağımda gözüme çarpan ışık derin uykuyu uzaklaştırır önce. Daha sonra yüzüme vuran sıcaklık son darbeyi indirir. Penceremden gördüğüm şey sarı bir parlaklık demetidir, korkutucu ama bir o kadar da güzel ve çekici, iç gıcıklayıcı. Alevler bir parçam olsun isterim, bütün o güç, bütün o estetik, ahenk, güzellik benim olsun. Ah bir de sıcaklığı canımı yakmasa, kucaklayacağım bu oynaşan ışık demetini, bütün benliğimle.

Alevler yaklaşıyor, sıcaklık giderek artıyor. Penceremde asılı tül mü eriyor yoksa yanılıyor muyum? Yandaki ahşap köşkün yarısı parlak bir enerji kütlesine dönüşmüş bile. Tanrım, ne kadar güçlü ve mağrur! Kapımın dışında birileri birşeyler söylüyor sanki. Duymuyorum, anlamıyorum, önemsiz parazitler gibi, eskiden yağmur yağdığında TV’de olan cinsten. Asıl ses alevlerde! Müthiş bir uğultu, çıtırtıların müziği, ne kadar melodik; sanki birisi ışık ve ısıyla müzik yapıyor.

Tülüm yanıyor, artık alevler odamın tam önünde, yaklaşıyor, beni çağırıyor. Enerji asla yok olmaz, sadece dönüşür. Ben de yok olmayacağım, sadece daha güçlü, daha heybetli, asil bir biçime dönüşeceğim. İşte benim evrimim. Çok sıcak….